Makedonya Sorunu ve Türkiye

on Wednesday, November 14, 2012

1912 yılına kadar “bizim” olan Balkan topraklarında Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyetinin sona ermesi bölgeye hiçbir zaman huzur ve güven getirmedi. Yugoslavya Federasyonu’nun dağılmasının ardından önce Bosna-Hersek, sonra Kosova, şimdi de Makedonya’ya kan ve gözyaşı hakim… Binlerce müslüman Türk ve Arnavut şimdi ikinci vatan olarak gördükleriTürkiye’ye sığınıyor. Balkanlar’da yeniden savaş rüzgarları eserken, bölge halkının tek umudu, Osmanlı İmparatorluğu’nun doğal mirasçısı olan Türkiye’dir.

Önce Bosna… Sonra Kosova… Şimdi de Makedonya. Balkan topraklarında yine kan ve gözyaşı hakim. Balkanlar’da ve özellikle Makedonya’da yaşanan gelişmeler bölgedeki Türk, Arnavut ve Boşnak asıllı müslümanları yakından ilgilendiriyor. Makedonya’nın %35’ini oluşturan Arnavut sivillerin başlatmış olduğu mücadelenin, bölgedeki dengeleri yeniden Sırplar lehine değiştirmesinden endişe ediliyor.

Nitekim Mart ayının ilk günlerinde Makedonya-Kosova sınırında 3 Makedon askerin öldürülmesiyle başlayan, daha sonra şiddetli çatışmalara dönüşen gelişmelerin ardından NATO,Sırbistan’ın güneyindeki tampon bölgeye Sırp güçlerinin girmesine izin verdi.5 km’lik bir alana yayılan Sırp güçlerinin sınırı ne kadar ihlal edeceklerine Kosova Barış Gücü karar verecek. Sırpların çatışma anında ne tür silah kullanacağı konusu ise henüz belirsizliğini koruyor. Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) tampon bölgenin Sırp askerlerine açılmasının, bölgenin Sırp kontrolüne verilmesi planının devamı olduğunu belirtirken, Yunanistan da bölgeye asker göndermeye hazırlanıyor. Balkanlar’daki kriz Bulgaristan parlamentosunda da gündeme geldi. Başbakan İvan Kostov da özel gündemle toplanan parlamentoda Makedonya’ya asker gönderebileceklerini söyledi. Batılı ülkeler ve ABD, Doğu Bloku’nun yıkılmasının ardından Ortodoks cephesine vermiş olduğu desteği Makedonlardan da esirgemiyor. Ortodoks cephesine verilen destek ve Makedonya’da yaşanan olaylarının kökeni 20. yüzyılın başlarına kadar dayanıyor.
Sorunun Kökeni

1912 yılına kadar “bizim” olan topraklar Versailes anlaşmasıyla çizilen sınırlarla birlikte Balkan ülkelerine dağıtıldı. Balkanlar’da önemli bir nüfusa sahip olan Arnavutlar, tek bir devlet çatısı altında birleştirilmek yerine dağınık bir şekilde bırakıldılar. Uluslararası güçler, içinde Osmanlı’nın derin izlerini taşıyan, nüfusunun büyük bir kısmı müslümanlardan oluşan Arnavut halkının birleşmesini çıkarlarına uygun bulmuyorlardı. Çünkü Arnavutluk’un %95’ini, Makedonya’nın %35’ini Arnavutlar oluşturuyor. Karabağ’da ise 50 bin civarında Arnavut nüfus mevcut. Kosova ise Yugoslavya sınırı içinde Arnavutların toplanmış olduğu özerk bir bölge. Batı’daki Ortodoks cephesi ise Balkanlar’daki, çoğunluğu müslüman olan Arnavut unsurların tümünün biraraya gelerek Balkanların güneyinde büyük bir devlet kurmalarından büyük endişe duyuyor. Son on yıldır devam eden sorunun bir türlü çözüme kavuşturulamamasının nedeni işte bu.

Günümüzde Arnavutlarla Makedonlar arasında silahlı çatışmaya dönüşen gerilimin başlangıcı 1991 yılına dayanıyor. Yugoslavya Federasyonu dağılmadan önce Makedonya Cumhuriyeti’nde Türklerle birlikte kurucu millet statüsünde olan Arnavutlar, Federasyonun dağılması ve Makedonya’nın bağımsızlığı ile birlikte bu haklarını kaybettiler. Bu nedenle yeni anayasanın tekrar değiştirilmesini ve bölgenin federal bir yapıya kavuşturulmasını istiyorlar. Makedonya yönetimi ise Arnavutların bu isteklerini geri çevirmekle kalmıyor, Arnavutça eğitim ve siyasi temsil hakkı gibi konularda da Arnavutların önüne set çekiyor. Makedonya nüfusunun %35’ini oluşturan Arnavutlar siyasi ve kültürel haklarını tekrar elde etmek için Makedonya yönetimine karşı mücadele başlattılar. Makedonya yönetimi ile Arnavut militanlar arasındaki silahlı çatışmalardan en olumsuz etkilenen azınlık ise 700 yıldır bu topraklarda yaşayan müslüman Türkler oldu.



View the
Original article

0 comments: