İslam Nedir ?

on Thursday, January 17, 2013

İslam kelimesinin sözlük anlamı ile başlayalım;

Sözlükte, İslam kelimesinin karşısında; teslim olmak, boyun eğmek, itaat etmek yazar. Bunun manası; Allah Teala’nın emirlerine teslim olup itaat etmektir, ve buna dayanan bir din olması nedeniyle İslam denilmiştir.

İslam kelimesinin Terim Anlamı

Allah tarafından, peygamberleri vasıtasıyla insanlara bildirilen, hem bu dünyada hem de ahirette insanları mutluluğa ulaştıracak hayat şekli, itikadî ve amelî bir düzendir.

İslam’ın Mahiyeti

İslam kelimesinin manası, teslim olmaktır. Yani; Allah’ın emir ve yasaklarına teslim olmaktır. Allah’ın hükümlerine teslim olmaksızın İslam’dan bahsedemeyiz. (Bunun için En’am suresi 162. ayet ve Nisa suresi 65. ayetlere bakınız.)

İnsan, Allah’ın kuludur, Allah onu yaratmıştır ve kulluğun gereği, Allah’a teslim olmaktır. Hayatın kanunları da insanın Allah’a teslim olmasını gerektirir. Çünkü bu kanunları da, insanı da en iyi bilen, onları yaratan Allah’tır.

İnsan kendi özgür iradesi ve seçimiyle Allah’a teslim olursa, İslam’ı seçip Müslümanca bir hayat sürerse, kâinatın boyun eğdiğine teslim olduğundan artık o, kâinatla barışıp uyum sağlar. Böylece bu insan, Allah Teala’nın dünyadaki halifesi yani temsilcisi olur.

İslam Dini’nin kapsamlı tarifi ancak Kur’an ve sünnetin tamamıyla yapılabilir. Çünkü İslam’ın muhtevası ve sınırları Kur’an ve sünnetle çizilmiştir.

İslam, Kur’an’dan ve Sünnetten öğrenilebilir. İslam’da hükmü açıklanmamış hiç bir mesele yoktur. Bir mesele mubah mıdır, haram mıdır, mekruh veya sünnet midir, vacip veya farz mıdır; yapılan herhangi bir eylem veya inancın hükmü belirtilmiştir.

İnanç, ibadet, siyaset, sosyal, ekonomi, savaş, barış, hukuk veya insanı ilgilendiren başka herhangi bir mesele olsun; onunla ilgili dinde mutlaka bir hüküm vardır veya müctehidler, hükmünü Kur’an ve sünnetten yola çıkarak tesbit ederler.

Kur’an ve Sünnette hükmü açıkça belirtilmeyen meseleler hakkındaki hükmü, İslam ümmetinin müctehid alimleri, Kitap ve Sünnete dayanarak çıkarırlar.

İslam, insanın içi ve dışı, kalbi ve kalıbı, aklı ve vicdanı, arzusu ve nefreti, duygusu ve hassasiyetiyle Allah’a teslim olup boyun eğmesidir. Kalbini ve aklını, elini ve eteğini, içini ve dışını Allah’ın hükmü dışındaki her türlü etkiden kurtarmaktır.

İslam, genel nizam, hayatın her cephesiyle ilgili kanun ve vahiyle emredilip, peygamberle tebliğ edilen, insan davranışlarının programıdır. Bu programa uyana sevap; uymayana ceza vardır. İslam, Allah Teala’nın indirdiği hükümler, akide, ibadet, ahlak, muamelat, Kur’an ve sünnetteki haberlerin bütünüdür.

İslam’ın zıddı, cahiliyyedir. (Cahiliyye bir inanç ve yaşama biçimi olarak İslam’ın dışındaki her türlü küfrün ortak adıdır. Küfür demektir.) İslam’ın her parçasının karşısında mutlaka cahiliyye vardır. Hz. Ömer (ra)’in dediği gibi, “İslam’la cahiliyyeyi bilmeyenler türeyince, İslam’ın düğümleri teker teker çözülür.”

İslam tüm ayrıntılarıyla cahiliyyenin karşıtıdır. Çünkü İslam’dan her bir cüz, Allah’ın her şeyi içine alan ilminin eseridir. Ona karşı olan her düşünce ve hareket de, mutlaka cahiliyyedir. Çünkü o, sınırlı insan ilminin eseridir. Üstelik insanın heva ve arzuları kendisine galip gelebilir; güzeli çirkin, çirkini de güzel görebilir.

“Yoksa onlar cahiliyye idaresini mi istiyorlar? İyi anlayışlı bir toplum için, hüküm koyma yönünden Allah’dan daha güzel kim vardır?” (Kur’an 5:50 – Maide Suresi 50. Ayet)

Bazı insanlar, cahiliyye yolunda gidenlerin bir kısmının hareket, yaşayış veya bazı sistemlerinde ortaya çıkan güzel ve olgunluğu görünce, şüpheye düşerler. Bunun sebebi, İslamiyet’ten olan bir şey, bazan cahiliyye ile karışır. İslam’dan olan o şey, orada da güzel görünür.

Cahil kişi, İslam’ın hakikatını bilmediği için bu düzene bağlanır. Şayet bu insan hakkı bilseydi, o cahiliyye düzeninde gördüğü kısmî iyiliklerin İslam’a ait olduğunu anlayacak, kaynağa ve asla yönelecekti.

İnançlarda İslam ve cahiliyye vardır. İbadetlerde İslam ve cahiliyye vardır. Ahlakta, siyasette, öğretimde, savaş, barış ve sosyal meselelerde İslam ve cahiliyye vardır. İnsanla ilgili bütün meselelerde, bütün kanun ve kurallarda İslam ve cahiliyye vardır. İnanç ve ibadetlerdeki cahiliyye, cahiliyyelerin en tehlikelisidir. Onun için Allah Teala, sağlam itikatla beraber bazı cahiliyye hareketlerinde bulunanları affeder ama, inanç ve ibadetleri cahiliyye inanç ve ibadetleri olan kimseyi, İslam’ın tüm ahlakıyla ahlaklansa dahi kesinlikle affetmez.

“Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez. Ama bunun dışında dilediğini affeder.” (Kur’an 4:48 – Nisa Suresi 48. Ayet)

Allah Teala İslam’ı bir bütün olarak göndermiştir. Kim tümünü alırsa, işte o Müslümandır. Kim onun bir kısmını alır ve bir kısmını almazsa, İslam’la cahiliyyeyi birbirine karıştırmış olur.

“Yoksa siz Kitab’ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden bunu yapanların cezası dünyada rezil ve rüsvay olmaktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise azabın en şiddetlisine atılacaklardır. Allah sizin yaptıklarınızdan gafil değildir.” (Kur’an 2:85 – Bakara Suresi 85. Ayet)

Her Müslümanın, cahiliyyenin bütün âdet ve kurallarından arınmış olması ve İslam’ın bütününü alması gerekir.

İslam Dini’nin Gayesi

İslam’ın getirdiği hükümler, insanların mutluluğunu amaçlamaktadır. Bu hükümlere uygun hareket edenler, hem dünya hem de ahiret saadetini kazanacaktır.

İslam, kişinin kalbini, aklî düşüncelerini ve amellerini ıslah ederek, onları yükselterek bu saadetlere ulaştırır. Toplumun saadeti de ferdin saadetine bağlı olduğundan, kişinin mutluluğu aynı zamanda cemiyetin de mutluluğudur.

İslam, bu hedefi gerçekleştirmek için birtakım hükümler koymuştur. Bunlara şer’î hükümler denir.



View the
Original article

0 comments: