Türkiye’de son zamanlarda özellikle kitaplara karşı bir sansür harekatı sürdürülüyor. Bu harekatın tam olarak “sansür” olduğunu söylemek zor olsa da dışarıdan bakan bir gözlemcinin bu eylemleri sansür olarak yorumlamaması için herhangi bir neden bulunmuyor. Kitaplara karşı saldırı furyasını isterseniz şöyle bir inceleyelim.
Ölüm Pornosu
Chuck Palahniuk’un “Ölüm Pornosu” adlı romanını türkçeye çevirip yayınlayan yayımevine ve yayıncılara dava açıldı. Chuck Palahniuk kimdir diye mesak ederseniz ünlü “Fight Club” (dövüş klübü) adlı romanın yazarı olduğunu söyleyebiliriz. Öylesine utandırıcı bir dava açıldı ki ayrıntıları bile insanların yüzlerini kızartmaya yetiyor. Ayrıntılarına bakacak olursak; Romanı tercüme eden Funda Uncu ve yayınevinin sahibi Hasan Basri Çıplak hakkında ‘müstehcen yayınların yayınlanmasına aracılık etmek” suçundan dava açıldı. Ve kendileri için 6 aydan 5 yıla kadar hapisleri istendi. Bunun yanında başbakanlık da bu kitabı inceleyip ahlaha aykırı unsurların bulunduğunu ve bu kitabın toplumun genel ahlak yapısıyla uyuşmadığını belirtmişti. Bu durum bile bunun sıradan bir dava olmadığı, iktidar aracılığıyla bir sansür uygulama methodu uygulandığının bir simgesi. Bunun yanında yayınevi sahibini gözaltına alan polislerden birinin “sen porno ismini koymaya utanmıyor musun” şeklinde bir soru sorup kitabı yayınevi sahibinin yazdığını düşünmesi bile ülkemizin geleceği hakkında karamsar düşünmemiz için yegane nedenlerden bir tanesi.
Konu hakkında kaynak isterseniz: http://www.cnnturk.com/2011/kultur.sanat/09/30/olum.pornosuna.3.yila.kadar.hapis.istendi/631352.0/
Fareler ve İnsanlar
Ünlü yazar Steinbeck’in romanı Fareler ve İnsanlar’ın bazı bölümleri İzmir Valililiği, Milli Eğitim Müdürlüğünce sakıncalı bulundu.Milli Eğitim Bakanlığının önerdiği 100 temel eser arasında bulunmasına rağmen bir ailenin şikayetini dikkate alan Milli Eğitim Müdürlüğü bu eserin bazı sayfalarının genel ahlaka aykırı olduğunu belirledi.
Şeker Portakal’ı Öğrencilerine Tavsiye Eden Öğretmene Soruşturma
Yine .Milli Eğitim’in önerdiği 100 temel eser içerisinde bulunan Şeker Portakal isimli roman’ı öğrencilerine ödev olarak veren öğretmene soruşturma açıldı. Soruşturmanın sebebi türk örf ve adetlerine aykırı bulunması ve içerisinde argo içerikli kelimeler yer alması. Herkesin bildiği gibi türk örf ve adetinde hiçbir argo kelime bulunmuyor! ve bu yüzden de bu roman’ı öğrencilerine ödev olarak veren Türkçe öğretmenine soruşturma açılıyor!
Tübitak’ın Evrim Kitaplarını Basmama Kararı Alması
Tübitak nedir bilmeyenler için ön bilgi verelim Tübitak Türkiye’deki bilim tetkikleri ve araştırmaları yapması için kurulmuş olan özerk bir kurumdur. Yani direkt olarak devletten ya da iktidar partilerinden emir almaz. Daha doğrusu teorik şekilde böyle olması gerekir. AKP iktidarı başa geldikten sonra bilimsel duruşu konusunda zerre şüphe ihtiva etmeyen Tubitak kurumunda garip davranışlar oluşmaya başladı. Öncelikli olarak evrim teorisine karşı çekingen yaklaşmaya başlayan Tübitak şimdi de evrim kitaplarını basmama kararı aldı. Şunu özellikle belirtmek gerekir ki Tübitak’ın bastığı kitaplar oldukça yüksek kalitede ve düşük fiyatlara satılmaktadır. Bu satış işlemi türk halkını bilimsel olarak eğitmek, en azından insanların fikir almalarını sağlamaktır. Bu yüzden tübitak bu kitapları maliyetine, hatta maliyetinin de altında satmaktadır. Gel görelim ki Tübitak’ın uzun süreden beridir bastığı Evrim kitaplarının basımı artık durdurulmuş. Buna gerekçe olark bu kitapların miyadını doldurdukları belirtilmiş. Birazdan kitapların neler olduklarını belirteceğim. Siz de ona göre karar verirsiniz bu kitaplar miyadını doldur mu doldurmamış mı. Tübitak’ın iktidar partisinin etkisinde bu işlemi yapmadığını düşünmek cidden saflık olur. Belki konumlarını korumak, belki de başka nedenlerden ötürü korkuya kapılarak bu kurumun böylesine bir işlem içerisine sokulması cidden üzücü. Türkiye Cumhuriyeti’nin de kitaplara karşı bu tip bir yaklaşıma girmesi cidden kabul edilebilir gibi değil. Şimdi isterseniz miyadı dolmuş! kitaplara yazarlarıyla birlikte bakalım.
kör saatçi – richard dawkins
gen bencildir – richard dawkins
tüfek mikrop ve çelik – jared diamond
darwin ve beagle serüveni – alan moorehead
darwin ve sonrası – stephen jay gould
modern insanın kökeni – roger lewin
hayatın kökleri – mahlon b. hoagland
ikili sarmal – james d. watson
üçlü sarmal- richard lewontin
biyoloji budur – ernst mayr
göl insanları – richard leakey- roger lewin
Birazcık bilgili ve bu kitaplar hakkında fikri olan insanlar bu kitapların miyadını doldurmadıklarını anlayabilirler. Elbette Tübitak burada direkt olarak suçlanamaz. Muhtemelen bazı korku ve çekincelerinden ötürü bu yola girmişlerdir. Çünkü tübitak kurumu kendini bilim konusunda ispatlamış ve şüpheye yer bırakmayacak bir biçimde profesyonelce çalışan bir kurumdur. Hükümetin malı değillerdir.
Yukarıda bahsettiğim hiçbir eylem direkt olarak sansür kavramına uymuyor. Fakat bu olayların hepsini topladığımızda kitaplara karşı iktidar partisinin ve bazı kesimlerin bakış açıları insanları ister istemez üzüntüye uğratıyor.
Konunun islami açıdan yorumu malesef ülkemizdeki islam algısının ne derece yanlış olduğunu ortaya koyuyor. Pek çok müslümanın evrim teorisine inanmıyor oluşu, bu “neo-sansür” eylemlerini savunmalarını gerektirmiyor. İnanmamanın başka bir şey, sansüre destek çıkmak ise tamamen ayrı bir şey olduğunu algılanması gerekiyor. Müslümanların ilkesel olarak her türlü sansür eylemine karşı olmaları gerekiyor. Çünkü günah işlemenin bilr özgür olduğu bir dünyada emek verilerek hazırlanmış kitapların yasaklanmasına göz yummak tamamen ahlak dışı bir eylem olduğu açıkça görünüyor. Tüm bunların yanında Türkiye’nin özellikle son on senedir kültür ve bilim karşıtı eylemleri Türk halkının kafasında ciddi soru işaretleri oluşturuluyor. Bilim ve kültürden uzak bir gençlik mi yetiştirilmek istendiği sorusu insanların akıllarına geliyor.
View the Original article
0 comments:
Post a Comment