İşçiye ücretini, alnının teri kurumadan veriniz.

on Saturday, March 9, 2013

“İşçiye ücretini, alnının teri kurumadan veriniz”. (İbn Mâce, Ruhûn, 4)

“أعْطُوا الأجِيرَ أجْرَهُ قَبْلَ أنْ يَجِفَّ  عَرَقُهُ”

Kişinin eli veya zihni ile işlenen ve ortaya konulan her şey “emek” olarak nitelendirilir. Bizim için en değerli kazanç kişinin emeği ile kazandığıdır. Elbette bu emek ve kazanç konusu helal dairede olmalıdır. Ayrıca bilindiği gibi dinimizde paradan para kazanmak yani faiz haramdır yani kesin olarak yasaktır.

Peygamber Efendimiz bu hususta şöyle demiştir; “Kazancın en helali kişinin elinin emeği ile kazandığıdır. Allah’ın peygamberi Hz. Davut yönetici/kral olduğu halde elinin emeği ile geçimini sağlardı” (Buhari, Büyu’, 15; Enbiya, 37).

Rabbimiz ise bizlere gönderdiği rehberi olan Kur’an-ı Kerim’de;

“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanlardan helâl ve temiz olanları(nı) yiyin ve şeytanın adımlarına tâbi’ olmayın! Çünkü o, size apaçık bir düşmandır” (Bakara Suresi 168. Ayet)

“O hâlde Allah’ın sizi, helâl (ve) temiz olarak rızıklandırdığı şeylerden yiyin ve siz kendisine inanan kimseler olduğunuz Allah’tan sakının!” (Maide Suresi 88. Ayet)

Görüldüğü üzere ayet ve hadislerde helale vurgu var. Bizler de, çoğumuz rızkımızı temin etmek için birilerinin yanında çalışıyoruz, emeğimizi veriyoruz. Bazılarımız da yanında birilerini çalıştırıyor. İşçi ve işverenin birbiri ile imtihanı aslında konu. Malum imtihan dünyası.

Çalışanın hakkını zamanında vermek gerekir çünkü hem zihnen hem de bedenen kendini yoruyor. Emek harcayan herkes takdir edilmek ister, bu takdir de işçinin hak ettiği ücretin kendisine takdim edilmesidir. Peygamber Efendimiz bu hususta “İşçinin ücretini alnının teri kurumadan veriniz” (İbn-i Mace, Rehin, 4; İ. Canan, Kütüb-ü Sitte, 17:304) demişlerdir. Çalışan kişinin hakkınız zamanında vermeyip geciktirmek onu mağdur edecektir. Çünkü kimse keyiften çalışmaz, herkes rızkının temini için çalışıyor, evine ekmek götürmenin derdinde. Hele bir de çocuk varsa ve akşam olduğunda kapıyı açıp, eve dönen babasına “baba bana ne getirdin?” derse? Bu hakkını, ücretini maaşını vermediğiniz adam çocuğuna ne diyecek? İhtimaller çok. Bu durumlara düşmemek için çalıştırdığınız kişinin hakkını zamanında ve tam olarak ödeyin.

Efendimiz, “Ben kıyamet gününde üç kişinin hasmıyım. Bunlardan birisi de çalıştırdığı işçinin ücretini vermeyen kişidir” (Sahih-i İbn-i Hibban, 16:333) buyurarak emeğin hakkının değerini ifade etmiştir.

Elbette çalışan da aldığı ücreti hak etmeği çalışacak ve kazancının helal olması için işine gereken önemi ve hassasiyeti gösterecektir. Efendimiz “Allah işçinin yaptığı şeyi özenerek güzel yapmasını ister ve sever ve bundan dolayı ondan razı olur” (Beyhaki, Şuab-ı İman, 4:335; Müsned-i Ebu Ya’lâ, 7:349) buyurarak konuya dikkat çekmiştir.

Çalışanın işi, iş ortamı, işe ait araç gereç mal mülk her şey ona işverenin emanetidir ve bu emaneti en güzel şekilde korumak sorumluluğu işçiye aittir. Emanetin ziyan edilmesi, zarar uğratılması ise işverene karşı haksızlıktır, mağduriyettir. Tabi ortada kasıt unsuru olmadan gelişen istisnai olayları kapsam dışında tutuyoruz.

Ayrıca çalışanların hata ve kusurlarının da affedilmesi gerekir. Bir sahabenin “Ya Resulullah! Bir hizmetçim hata işleyince kaç defa affetmemi istersiniz?” demesi üzerine Efendimiz “her gün yetmiş defa affedin” (Ebu Davud, Edeb, 124) demiştir.

 



View the
Original article

0 comments: